Balıkçılık İle İlgili İlk Kez Duyacağınız Terimler
Haber, Balıkçılık İle İlgili İlk Kez Duyacağınız Terimler
Bu yazımızda sizlere, geçmişten bu güne dek kullanılmış ve hala kullanılmakta olan balıkçılık terimlerini özetle anlatmaya çalışacağız. Bu kelimeler genellikle, balık efsanelerini anlatmaya yarayan, balıkçı ağzında eskimiş terimlerdir. Özellikle Olta balıkçılığında en çok kullanılan bazı kelimelerin ne anlama geldiğini bu yazımızdan öğrenebilirsiniz.
Akış yapmak : Av mahallinde teknenin sularla akması
Akşam suyu : Balığın akşam av vermeye başladığı zaman
Akşam yemlisi : Genellikle lüfer için yapılan yemli akşam avı
Akyem : İzmarit istavrit ve zargana gibi balıklardan yaprak biçiminde kesilmiş yem
Algarna : Üçgen biçiminde demirden yapılmış ve ağzında file bir torba bulunan tekneden denize atılıp dibi taramak suretiyle midye avında kullanılan alet
Anafor suyu : Denizde girdaplar oluşturan akıntı
Anavasya : Balıkların Marmara'dan Karadeniz'e çıkışları
Azmak : Denize açık tatlı su ağzı
Balığı aykırıdan tutmak : İğnenin balığı ağzının dışında bir yerine batarak yakalaması
Balığı boğmak : Üst üste çok miktarda balık tutmak
Balığı kıskandırmak : Yemi beğendirip balığın saldırma olasılığını arttırmak için oltanın hafifçe elle çekilmesi
Balığı kullanmak : Av sırasında kah misinaya yol verip kah çekerek balığın oltayı koparmasını önlemek
Balığın tav yapması : Av sırasında balığın üst üste av vermesi
Bank : Sığlık
Beden : Olta takımının kösteklerinin bağlandığı bölüm
Bedene puntalamak : Oltanın bedenine düğümlemek
Bırakma : Denize şamandıraya bağlı olarak bırakılmış yemli olta takımı
Canavar : Saldırgan balık
Cürüm kepçesi : Kıyıdan süratle geçen balık sürülerini yakalamak için kullanılan kepçe
Çakar : Deniz feneri
Çalınmak : Oltayı bir anda hızla çekip iğnenin balığın ağzına girmesini sağlamak.
Çapari : Çok köstekli ve iğnelerine tüy bağlı olta takımı
Dipli bakmak : Balığı dipte aramak
Fırdöndü : Çelikten yapılmış iki ucu delikli ve kendi etrafında dönebilen oltanın gam yapmasını önleyen küçük av aleti
Fişeklemek : Balığın ağzından iğneyi atmak için büyük bir süratle suyun yüzeyine yükselmesi
Frişka rüzgar : Teknenin minimum yelkenle kullanılabileceği hafif rüzgar
Gece yemlisi : Gece yapılan yemli av
Hamlacı : Kürekçi
Hırsız iğnesi : Yeme gömülen ve görünmeyen ikinci iğne
Hırsızlı sülük zoka : Sülük biçimindeki zokanın iğnesine ikinci bir iğne bağlanması
Hrisof : Çupranın büyüğü
Irgat : Teknenin karaya çekilmesini sağlayan alet
Işığa kabarmak : Balığın aydınlatılmış suyun yüzeyine yükselmesi
İskandil : Oltaya takılan ağırlık
Kafa atmak : Yakalanan balığın tekneye çekilirken oltaya sert biçimde kafa vurması
Kakıç : Ucunda kancası bulunan balığı tekneye alabilmek için kullanılan saplı alet
Kalama vermek : Av sırasında misinada boşluk bırakmak
Kalması beklenen rüzgar : Dinmesi beklenen rüzgar
Kanal : Akdeniz'den Karadeniz'e doğru akan su akıntısı
Kar suyu : Balıkların kırgın yemelerine neden olan soğuk su
Kaşık : Ucunda 3'lü iğnesi olan nikelajlı parlak kaşık biçiminde yapay balık.
Katavasya : Balıkların Karadeniz'den Marmara'ya inişleri
Kazıkbağı : Bir tür düğüm
Kepçe : Uzun veya kısa gönderli demir çember ve buna takılı ağdan bir torbası olan av aleti
Kerteriz : Balık tutarken genelde balığın bulunduğu belli bir yeri belirlemek için tespit edilen işaret noktaları
Kırgın : Boğaz'da genellikle şubatın ilk haftasında gündoğusu rüzgarları eser ve balıkların vücut ısılarına eşit ısıda bulunan kanal sularına üst akıntının soğuk suları karışır. Bu ısı farkı balıklara şok etkisi yapar ve karaya vururlar. Balıkçılar bu olayı kırgın diye adlandırırlar
Kıyılamak : Balığın iyice kıyıya yaklaşması
Kıyıya sıkmak : Suların tekneyi kıyıya doğru yönlendirmesi
Kolçak : Palamut kofana torik çaparisinde elle kullanılan bölümden sonra gelen kısım
Koruk lüferi : İstanbul Boğazı'nda boğaza ilk giren küçük boydaki lüferler
Köstek : Olta takımının bedenine bağlı ucunda iğnesi bulunan misina
Kuyruk altı : Balığın anüs yüzgecinden kesilen küçük parçayı yem olarak kullanıp suda yüzdürerek yapılan av
Kuzular : Küçük dalgaların üzerinde oluşan beyaz köpükler
Lipari : Uskumru balığına yağlıyken verilen isim
Livar : Balığı canlı saklamak için yapılmış telden sepet yada sandalda havuz biçiminde yapılmış küçük içi su dolu bölme
Lüfer suyu : Lüfer avının yapılacağı yer ve zaman
Mavriko : Karadeniz'den Marmara'ya en son göç eden uskumrular
Mavruka : İki yanı delik bir tarafına telle iğne bağlanmış kurşundan yapay balık biçiminde av aleti
Mayıs suyu : Mayıs ayında Boğaz'da oluşan kuvvetli akıntılar
Mazgallamak : Kurşundan dökülmüş zoka seğirtme yüksük ve yönlü gibi av aletlerinin çubuk biçiminde bir camla satıhlarının düzeltilmesi
Meramet : Ağ tamiri
Methal : Giriş yeri
Migrasyon : Göç
Mola etmek : Balık sürüsü tespit edildikten sonra ağların suya bırakılması
Oltanın apikoda kalması : Oltanın dik olarak suda durması
Orkos : Kuvvetli lodos rüzgarları estiği zaman Karadeniz'e doğru oluşan akıntı
Palamut yemlisi : Yemle tutulan palamut
Paraketa : Genellikle dibe döşenen cansız yem takılan çok iğneli olta
Rapala : Norveç'te imal edilen yapay balıkların markası
Sabah suyu : Balığın av verdiği sabahın ilk saatleri
Seğirtme : Ucunda tek yada üçlü iğne bulunan balık biçiminde kurşundan dökülmüş parlak yapay yem
Serpme : Elle atılan balık ağı
Sırtı çekmek : Hareket halindeki motorlu tekneden denize ucunda yapay yem olan takım bırakıp oltanın suda yüzmesini sağlamak
Sıya üstünde durmak : Akıntıda kürekleri ileri doğru iterek teknenin suda durmasını sağlamak
Şak-şak yem : Balığın iki yanından kesilip omurgasının çıkarılması sonucu elde edilen yem
Şamandıra yapmak : Buğulama balığın suyuna ekmek banmak
Tasma atmak : İğnenin balığın ağzına girmesini sağlamak için misinayı kısa ve sert bir hareketle çekmek
Tor : Kepçenin ucundaki torba biçimindeki ağ
Uçkurluk : Ucuna ilmek biçiminde ip bağlı uzun saplı sopa
Uzun olta : Genellikle lüfer avında canlı yemle kullanılan kalın bir tel veya misinaya tutturulmuş iki adet büyük sabit bir adet küçük hareketli iğne bağlanmış olta takımı.Akya levrek sinarit avında da kullanılır
Yanlamak : Kıyılamak
Yarbaşı : Sığ sulardan derin sulara inen deniz dibi
Yatak yapmak : Yemini altına alan yada yemini bulan balık sürüsünün bir süre aynı yerde kalması
Yemliye oturmak : Yemli oltayla balık tutmak
Yukarı akıntı : Kuzeye doğru akan akıntı
Yünlü : Oltaya bağlanan kurşundan dökülmüş ucu iğneli ortasında bir tüy takılı olan balık biçiminde av aleti
Zoka : Balık tutmakta kullanılan küçük balık biçiminde ucu iğneli kurşun parçası
Zoka kestirmek(çalmak) : Zokanın oltaya bağlı olduğu misinanın lüferin keskin dişleriyle kesilmesi
Abaşo : Aşağı indir bekle tut şeklinde emir
Abis : Denizde sekiz bin metreyi geçen derinlik
Aborda : Bir teknenin başka bir tekneye yan vererek yanaşması
Ağ : İplik veya telden kafes şeklinde yapılmış av aracı
Ağ Çırpmak : Ağın temizlenmesi için yakalarından tutularak çırpılması. Daha çok deniz üzerinde sandalda yapılır
Ağ Gözü : Dört düğüm arasındaki açıklık. Tutulacak balığın cinsine göre büyüklüğü olur
Akyemerisi beyaz olan izmarit istrangilos istavrit uskumru gibi balıklardan elde edilen yem
Alabanda : Dümenin alabildiğine sağa ya da sola döndürülmesi. Alabanda İskele denilince dümen alabildiğine sola alabanda sancak da ise sağa döndürülür
Alarga : Açıktan geç yaklaşma
Alarga etmek : Açık denize çıkmak engine açılmak
Alesta : Hazır ol komutu
Altıparmak : Palamutun dört yaşında olanına verilen ad
Alyanak : Çipuraya Marmara'da verilen ad
Anavasya : Göçücü balıkların Akdeniz’den Karadenize çıkması
Ançuez : Özellikle hamsi ve sonra çaça sardalya tirsi balığından yapılan tuzlu ve yağlı balık ezmesi
Anele : Daha çok gemilerde bulunan demir bir bedenin ucuna takılan demir halkaya verilen ad. Bu halkalara çımalar bağlanır
Anele Bağı : Bir halatın çımasını aneleye bağlama işi. Halkanın içinden iki kez geçirilen çıma kendi bedeni üzerinde dolaştırılıp iki halkanın (voltanın) içinden geçirilerek boşu alınıp yapılan bağ
Apazlama : Yandan gelen rüzgar
Apiko : Zincirin toplanıp harekete hazır olması
Argonat : Bir tür mürekkep balığı
Arktik : Kuzey kutbu ile ilgili
Avara : Gemiden veya kıyıdan açık olmak. Bağlı bir teknenin bağlı olduğu yerden açılması
Baderna : Halat sargısı
Balık kırgını : Sularda ısının aniden düşmesi nedeniyle balıklarda görülen baygınlık hali. Bu durumda olan balıklar kıyılara sürüklenir. Balık karaya vurdu deyimi bu olaydan kaynaklanır Balıkçı Bağı : Halatların ya da misinaların aneleye (halkaya) bağlanması ya da kopuk bir misinanın veya halatın birbirine eklenmesi için balıkçıların kullandığı bir düğüm şekli. Halkaya bağlanmak aneleye bağlanmakta anlatıldığı şekildedir. Kopuk çıma veya misina uçları yanyana getirilip birbiri üzerinden iki volta atılıp uçlar voltanan içinden geçirilerek yapılan bir düğüm şeklidir. Çözülmesi imkânsızdır
Baştan kara : Teknenin başını karaya çekerek yanaşma
Beden : Mantara bağlı oltanın ucuna bir fırdöndü vasıtasiyle bağlanan ve kalınlığı oltanın kalınlığından küçük olan misina.
Ben : Oltaya veya tuzağa konan yem. Buna Masara da denir
Biz : Mersinbalığı türü.
Bodoslama : Teknelerde burnun ve kıçın ucuna yerleştirilen ağaçlar.
Bodoslama demiri : Kayıkların altından baştan kıça kadar uzanan demir. Bu demir kıçtan başlayıp kayığın burnuna kadar gelir kayıkların karaya çekilirken altının aşınmasını önler. Bodoslama deyimi kayığın burnu anlamında da kullanılır.
Bohça : Oltanın bağlı olduğu mantarın etrafında dönerek düğümlenmesi.
Borda feneri : İskele ve sancakta bulunan yeşil - kırmızı seyir feneri.
Bozyel : Lodos.
Çavalye : Tutulan balıkların içine konulduğu yayvan sepet. Sazdan telden tenekeden olabilir.
Çelikbeden : Dişleri keskin yırtıcı balıkların olta takımında iğneden sonra takılan 15-20 cm. uzunluğunda çelik tel. İki ucunda birer fırdöndü bulunur.
Çıma : Halat ucu
Çombalak : Balığın sudan havaya fırlaması. İçsularda sazan turnadan kaçarken alabalık su üstündeki bir böceği kapmak isterken denizde büyük balıklar küçük balıkları kovalarken görülen bir olaydır.
Çopurina : İzmarite benzeyen bir balık
Çolun : Balıkçıların kullandığı ağ kepçe
Çopra : Balık kılçığı.
Curum : Sürü halinde gezen palamut ve torik gibi balıkların gene sürü halinde gezen hamsi gümüş uskumru gibi balıklara saldırarak bu sürüleri kıyı ve sığ bölgelere sıkıştırması.
Çuka : Mersinbalığı türü
Defne Yaprağı : Lüferin en küçüğü.
Deniz Tilkisi : Köpekbalığı türünden sapan balığının adı
Diplarya : Pisi balığının küçüğü
Erdişi : Yumurta ve spermin aynı balıkta bulunması
Falyanos : Balina ya da Kadırga balığı Yunus balığının büyük bir cinsine de bu ad verilir
Fangri : Mercan balığı türü
Fanon : Balinaların çenelerini baştan başa kaplayan püskülümsü dişler. Bunlar balinaların çok küçük balıklar dışında başka balık yutmalarına engel olurlar.
Faş Tahtası : Sandalların döşemesini oluşturan tahtalar
Filet : Derinliği aynı olan sığ sular
Frişka : Mutedil rüzgâr saniyede 5-10 metre hızla eser
Gaco : Palamut yavrusu
Ganbut : Kefalin küçüğü
Gaya : Gelincik balığına Musevilerce verilen başka bir ad
Günindi : Batı
Heyamola : Denizcilerin halat veya kürek çekerken bir palangayı açıp uzatırken birbirlerini gayrete getirmek için hep birlikte söyledikleri (ha gayret haydi çek) anlamında bir sözcük.
Hırsız : Zokolara bağlanan ve ucunda iğne bulunan köstek.
İğne : Olta takımının ucuna bağlanan ve üzerine yem takılan galvenizli damaklı madeni çengel.
İğne iğne : Çapari oltasının her iğnesine balık gelmesi.
İlmek : Düz düğüm
İlarya : Platerinanın küçüğü.
İskandil : Oltanın dibe gitmesi ya da yüzmemesi için iğneden sonra takılan kurşun ağırlık. 150-300 gr. ağırlıkta olur.
İskarmoz : Küreklerin takıldığı tahta veya demir kazıklar.
İskele : Geminin sol tarafı
İskele Babası : Halatları bağlamak (volta etmek) için gemilerde ya da iskelelerde bulunan ağaç veya demirden yapılmış silindir şeklinde kısa dikme.
İskorçila : Voli yaparken kullanılan bir tür ağ.
İskota : Yelkenleri bağlamaya yarayan zincir halat veya palanga.
İsparoz : İspari.
İspendek : Levreğin küçüğü.
İspermeçet : Balinaların başından çıkan ve mum yapımında kullanılan beyaz renkli bir yağ.
İsporka : Bir geminin salgın hastalık nedeni ile karantinaya alınması.
İstinga : Gırgır ağlarının kurşun yakasındaki halkların içinden geçip vinçle çekildiğinde ağın tor kısmının torba halinde tekneye alınmasına yarayan çelik tel.
Kakıç : Büyük balıkları sandala almaya yarayan ucu damaklı kanca.
Kalinos : Levreğe benzer dere balinası da denilen bir tatlı su balığı.
Kancur : İzmaritin küçüğü.
Kanal : Dipleri düz olan denizlerde dip akıntıları nedeni ile oluşan bölge.
Kasa : Bir misinanın ucunu ikiye katla***** kendi bedeni üzerinde düğümlenip yapılan bağ. Kasaya fırdöndü veya beden bağlanır.
Kasara : Küçük güverte.
Katavasya : Isı düşmesi sonucu göçücü balıkların Karadeniz’den Marmara’ya inmesi.
Kekemoz : Küçük kabukluların birleşerek kumluk mahallerde meydana getirdikleri bir tür mercan topluluğu.
Kerteriz : Sandalın bodoslama demiri ve kıyıdaki iki sabit cismin üstüste getirilmesi ile saptanan yer bulma yöntemi.
Kraça : İstavritin küçüğü.
Kıçtankara : Teknenin kıçını karaya çekerek yanaşma.
Kırtıl : Telden ya da sazdan yapılan dökülmez hokka prensibine göre düzenlenmiş balık tutma aracı.
Kıstırma : Bazı tür oltalarda fırdöndüler üstüne takılan kurşun levhalar. Ağırlıkları 30-40 gr. olur.
Kıta Sahanlığı : Kıyılara yakın deniz bölgeleri.
Kızartı : Sürüler halinde gezen hamsilerin büyük balık görünce birbirlerine sokulurken pul dökmelerinden meydana gelen bulanıklık.
Kocakarı soğuğu : 11-19 mart arasındaki şiddetli soğuklara denir. Kışın son soğuklarıdır. Eski dilde: Berd-el-acuz. Berd soğuk; acuz kocakarı anlamındadır.
Koloridya : Kolyozun küçüğü.
Köstek : Bedene bağlanan 10-25 cm. arasında değişen misina. Köstek ucuna iğne bağlanır.
Kötekbalığı : Minekopun diğer adı.
Kulaç : Balıkçıların uzunluk birimi olarak kullandıkları deyim. Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzunluk. Yaklaşık 1.66 m. olarak kabul edilir.
Kullanmak : Büyük balıkları alırken oltanın boşlanıp tekrar çekilmesi.
Lidaki : Çipuranın küçüğü.
Lipari : İri uskumru.
Litorina : Bir tür deniz kabuklusu.
Litrinos : Mercan balığının küçüğü.
Livar : Balıkların canlı kalması için sandal içinde ya da dışarda bulunan bir tür küçük havuz.
Mangır : Mercan balığının yavrusu.
Manika : Ambardan güverteye açılan baca.
Mavriko : Uskumrunun en küçüğü.
Mavruşkil : Eşkine'ye verilen başka bir ad.
Mayna : İndirmek.
Meramet : Ağların sakata gelmesi ile yırtılan ağ gözlerinin iğne adı verilen tahta veya plastik bir araç ile onarılması.
Mırmır : Çitari balığı.
Neritel : Denizlerin çekilmesi ile meydana gelen yurtlanmaya elverişli bölge.
Neritik : Sığ deniz.
Notilus : Mürekkep balığı türü.
Olta : Mantara bağlı misinaya verilen ad.
Olta takımı : Olta beden köstek iğne ve iskandillerden oluşan balık tutma aracı.
Orkoz : Bir akıntının kıvrılarak aksi istikamete gitmesi.
Orsa : Yelkenleri mümkün olduğu kadar rüzgarın geldiği yöne çevirerek gitmek. Eş anlamı: Rüzgarüstü.
Pabuç : İzmaritin büyüğü.
Palavra : Yolcu gemilerinde üst güvertenin altındaki güverte.
Paçoz : Kefale verilen başka bir ad.
Peçuta : En büyük palamut türü.
Peleme : Altı düz kayık.
Plankton : Denizlerde yaşayan mikroskopik canlılar
Platerina : Kefal türü bir balık.
Pruva : Teknelerin ön tarafı baş kısmı
Pruva rüzgarı : Baştan esen rüzgar
Sakata gelmek : Ağların batıklara kayalara kekemoza takılarak yırtılması
Sarıkanat : Lüferden küçük çinekoptan büyük lüfer türü.
Sancak : Geminin sağ tarafı
Sinara : Büyük zoka
Sivri : Toriğin büyüğü.
Subya : Mürekkep balıklarının mürekkebe benzeyen sıvısı olan türü
Şip : Mersinbalığı türü.
Teke : Daha çok deniz kıyılarındaki su birikintileri içinde yaşayan çok küçük boy karides
Tekgöz yem : Balığın ağzından kuyruğa kadar kesilerek ikiye ayrılmış yemi
Tırlamak : İğneye yakalanan lüfer balığının kurtulmak için yaptığı sert hareketler
Topuk : Denizdeki lokal sığlıklar
Tıramola : Yelkeni bir bordadan öbür bordaya almak
Vardavela : Teknelerde denize düşmeyi engellemek ve tutunmak için teknelerin etrafına çekilen teli tutan demir ayaklar
Viya : Dümeni ortaya alarak gemiyi bulunduğu doğrultuda yürütmek için verilen emir.
Voli : Fanyalı ağlarla ağın bir ucu kıyıya bir ucu da açığa uzatılarak hilal şeklinde dökülüp toplanması
Volta : Bir misinayı ya da bir halatı kendi üzerine veya başka bir yere bir kere dolamak
Vonoz : Palamutun yavrusu; Uskumru yavrusu
Yaka : Ağların alt ve üst kenarları. Kurşun takılı yakaya kurşun yakası mantar takılı olanada mantar yakası deniz
Yaprak yem : Akyem balıklarından çıkarılan fileto halindeki yem
Zindandelen : Palamutun büyüğü
Yorum yazın
Üyeler "Balıkçılık İle İlgili İlk Kez Duyacağınız Terimler" hakkında ne diyor?